la vita e bella

benim için; (bkz: la dolce vita)

türkçeye hayat güzeldir olarak çevrilen şahane film. ikinci dünya savaşı esnasında esir düşen bir adamın küçük çocuğuna savaşı ve esareti bir oyunmuş gibi anlatışı mükemmeldir. roberto benigni süper oynamıştır. en iyi yabancı film oscar'ı almıştı.

Ağlatmıştır.

savaşın ne kadar aşağılık bir şey olduğunu anlatan şahane film. izlerken insanın içi kıyılır. güler, üzülür.

bu filmde film müziği olarak kullanılmış şarkının yiddish dilindeki sözlü hali çok daha güzeldir.

mükemmel film. ağlatır.

Favori sahnemdir Ayrıca filmin müziğini seslendirmiş olan il volo'dan dinlemeniz de tavsiyem. Buradan dinleyebilirsiniz. :)

izlediğim en iyi filmlerdendir. adamın hayata olan umudu yaşama sevinci insana keşke bende de olsa dedirtir.

--- spoiler --- giosue: baba buraya köpekler ve yahudiler giremezmiş. guido: bu dükkanın sahibini tanırım, köpeklerden korkar. senin korktuğun bir hayvan var mı? giosue: örümcek. guido: o zaman biz de dükkanımızın kapısına örümcekler ve vizigotlar giremez yazalım. --- spoiler ---

çok duygulu film. benim gibi duygusuz da olsanız zorla duygulandırıyor. filminden müziğinden çok anlamam ben anlattıkları, anlatmak istedikleri yeterli benim için. izleyin bunu.

dünyanın en iyi dram filmi. en az 10 sefer izledim her seferinde gözüm dolar.

müthiş bir film. tekrar tekrar izlenmeli ve izliyorum şuan

film arşivinizde kesinlikle bulunması gereken şahane yapıt

izledikten sonra hayatınıza dönüp hiç umudum kalmadı dediğiniz her an için kendinizi öldürmek istersiniz. umut vardır çünkü. savaşı oyun parkına çeviren o babanın gözlerinde, o minicik çocuğun gülüşünde varsa umut, sizin umut yok deme lüksünüz yoktur artık. insanlık dramının bir babanın oğluna duyduğu içi ağrıtan o sevgisiyle harmanlandığı efsane film. türkçe'ye (bkz: hayat güzeldir) diye geçse de hayat kime ve neye göre güzeldir diye sorgulatır.

sonunda çok fena ağlatmıştı. adamın çocuğuna anlattı o oyun, sürekli bunu devam ettirmesi, ne olursa olsun kurtulacaklarına dair umudunun olması çok güzeldi. mükemmel bir film.

"ay çiçeğini düşün.. güneşe doğru eğilir. fazla eğilmiş bir ay çiçeği ölmüş demektir. servis yaparken şunu aklından çıkarma ki, sen bir köle değilsin. hizmet büyük bir sanattır, tanrı en büyük hizmetkardır. insanlara hizmet verir ama insanların kölesi değildir, bunu aklından çıkarma."

az evvel arşivimi kurcalarken denk geldiğim güzide film. insanın içine işler, her defasında ağlatmıştır.. o malum sahneyi kim unutabilir ki? denize düşse yılana sarılmayacak bir babanın, oğlunu üzmemek için yalana sarılması.. link

her türlü yüreğe dokunacak, duygulu bir film. "hayat" güzeldir; hayat, bir babanın hüznü oğluna "güzelleştirmesidir."

--- spoiler --- schopenhauer der ki; eğer gerçekten istersen her istediğini yapabilirsin. --- spoiler ---

roberto benigni'nin döktürdüğü film.. dünya çapında -oscar'dan cannes'e varana kadar geniş bir yelpazede- çeşitli törenlerde 40'tan fazla ödül almıştır. birçok dalda çeşitli ödüller alsa da, ödüllerin büyük bir kısmını roberto beyefendi oyunculuk kulvarında toplamıştır. helal olsundur. onun o kendine has sempatikliği, şeytan tüylü şansı, hazır cevap oluşu, sivri zekası, ansızın kendine irili ufaklı romantik mizansenler silsilesi yaratması ve çevresindekileri de o mizansenlerle tavlaması. hatta onları da o eğlenceli dünyaya adım atmalarını sağlaması.. ve tabii ki sevdiklerine her şeyden çok değer verip, tüm olumsuzluklara rağmen onlar için her şeyi en güzel hale getirmeye çalışması.. tarihin en eşsiz sahnelerinden; (#2211759) not: tolga çevik'in derhal böyle bir filmde rol alması gerekir. zira bahsettiğim unsurları aynı anda pekala da yapabilecek sayılı türk oyunculardan birisi. ve ne yazık ki gün geçtikçe yaşlanıyor. kariyerine sağlam bir eser bırakmalı artık. potansiyeli yüksek ama hala şanına yaraşır şekilde kullanamadı.. (sonuçta iyi oyuncu olmak başka şey. oyunculuğunu kaliteli bir filmde sağlam şekilde sergilemek başka şey.)

Ölmeden önce mutlaka izlenilmesi gereken filmlerden olduğunu düşünüyorum. Başrol oyuncusu roberto benigni karakteri çok iyi yansıtmış ve çok sempatik bi adam bence. Dora ile her karşılaştığında “günaydın prenses!” demesi beni aşırı etkilemişti.

Film, iki yüzlü bir filmdi. İlk yarısı komedi, ikinci yarısı dram içerikliydi. Filmi öneriyorum, mutlaka izlenmesi gereken bir film. Çok güzel işlenmişti konu bence, farklı bir bakış açısı ile. Filmde özellikle ırkçılık işlenmişti. Benimse filmi izlerken aklıma sık sık, Çin'in Uygur Türkleri'ne yapmaya devam ettiği zulüm geldi... Keşke önüne geçebilsek devam eden bu zulmün... La vita é bella - Hayat Güzeldir

oğlu için ırkçılığı bir oyuna çeviren babanın hikayesini konu alan şahane film. --- spoiler --- "Anne biz kazandık çılgınlar gibi eğlenerek tam 1000 puan topladık anne biz birinci olduk anne bu tank bizim sonunda biz kazandık biz..." --- spoiler ---

--- spoiler --- sesizlik en güçlü çığlıktır --- spoiler ---

(#4272981) eveet listemizin başında bu film bulunuyordu. Dün izledim. Bir dram ancak bu kadar ağlamasız olabilirdi. Burda iyi bir şey söyledim anlatamamış gibi hissettim. Dram deyince aklımıza (daha doğrusu benim aklıma) ağlayan insanlar insanın duygularını eğip büküp zorla ağlatan filmler geliyor. Ama bu o kadar tatlı ve naif bir filmdi ki. Yahudi bir garson ve oğlunun toplama kampına götürülmesi anlatılıyor filmde. --- spoiler --- Dora’nın yahudi olmadığı halde oğlu ve sevdiği adamın peşinden trene binmesi büyük bir cesaret örneğiydi. Guido’nun hangi yanını övsem bilmiyorum. Bitmek bilmeyen yaşam enerjisini mi oğluyla arasındaki iletişimini mi hiç yorulmadan oğluna her şeyi oyun gibi anlatmasını mı yoksa babalığını mı? Müthiş bir adamdın Guido. --- spoiler --- Bu filmden sonra kendimi sorguladım. Bir çocuğum olsa ona hayatı bu kadar tatlı anlatabilir miyim? Enerjimi hep yüksek tutabilir miyim? Korkularımı ona belli etmeden durabilir miyim? Guido kadar iyi bir ebeveyn olabilir miyim? Sanırım hayır (bkz: Ebouriffe’yle film izleme challenge)